Bir gurbetçinin en derin duygusu hasrettir… Anasının sarılmasını, babasının duasını, memleket toprağının kokusunu özler insan. Hele yaz yaklaşınca, kalpler valiz toplamaya başlar. Ama ne zaman bilet almaya kalksak, o özlem bir yük gibi oturur omzumuza. Çünkü karşımıza çıkan şey artık sadece bir bilet fiyatı değildir.
O fiyat, sanki memlekete dönüşün bedeli değil; insanın aidiyetine, ailesine, geçmişine duyduğu sevdanın sorgusudur. İnanın, bu işin maddi boyutunu geçti artık; mesele vicdan. Yıl boyunca ortalama 200 Euro olan biletin, yaz geldiğinde 700-800 Euro’ya çıkması neyle izah edilir?
Bir anne, iki çocuğuyla Türkiye’ye gitmek istese binlerce Euro ödemek zorunda. Ne için? Sıla-i rahim için…
Bir mezar taşı başında dua edebilmek için… Belki yıllardır görmediği anasını son kez görebilmek için… İşte bu yüzden Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Birol Aydın’ın Meclis’e sunduğu soru önergesi sadece bir kâğıt değil; milyonlarca yüreğin sessiz çığlığıdır. Aydın diyor ki: “Bu insanlar bizim insanımız. Onların memlekete gelişi turistik değil, hayati bir bağdır.”
Ve çok haklı. Gurbetçiyi sadece döviz kaynağı olarak gören bir bakış, artık yerini adil bir anlayışa bırakmalıdır. Sayın Aydın’ın önerisinde belirttiği gibi, yaz aylarında uygulanmak üzere uçuşlara tavan fiyat getirilmesi artık kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
200 Euro’luk bir sınır, sadece bir ekonomik düzenleme değildir; bir vefa göstergesidir. “Seni unutmadık” demenin en sade ama en etkili yoludur. Çünkü bizler Türkiye’yi uzaktan seven, memleket özlemiyle yaşayan insanlarız. Çocuklarımız ana dillerini unutmasın, atalarının mezarlarına dua etmeyi bilsin istiyoruz.
Ama bu yolu bize haram eden fiyat politikalarıyla baş edemiyoruz. Biz çok şey istemiyoruz. Sadece memleket yolunun bu kadar pahalı olmamasını… Hasretin, ticarete kurban gitmemesini… Ve devletimizin bize “yanınızdayım” demesini bekliyoruz. Bazen bir bilet, bir ömre denk gelir. Bu yükü birlikte hafifletelim.
Yorum Yazın
Facebook Yorum