© Haber Vizyon

ÖZGÜR DÜŞÜNCE VE SORUMLULUK DUYGUSU

Konuk Yazar Sayın Nevzat Ergin Kumandaş'ın yazısını siz sayın okurlarımızın istifadesine sunuyoruz.

ÖZGÜR DÜŞÜNCE VE SORUMLULUK DUYGUSU

İnsan özgürlükten kaçar mı? Kaçar. 
Türkiye dahil doğu toplumlarında kesin kaçar. Doğuda özgürlük ihtiyaç değil, lükstür. 
Varoluşsal anksiyeteye düşmüşseniz, ekonomik ve sosyal zorluklarda, emeğinle, yeteneğinle hak ettiğin makam ve itibarı bulma imkanı yoktur. 
Ve bunu her şeye rağmen tutkuyla isterseniz, farklı düşüncede aşağılanma hissederseniz, kendi gücünüz değil, bir topluluğun gücünü kendi gücünüz görme ihtiyacı duyarsanız. 

İnsanoğlu belirsizlikten nefret eder, kesinlik ister. Riski sevmez. Riski macera olarak tanımlar. Özgürlük risktir. 
Özgürlük; bazen değil,  çoğunlukla tek başına olmaktır. 
Her şeyini birine, yani ona borçlu olma duygusu.
Sahip olduğun makamın, itibarının, kendi mesleki yeterliliğin, ahlaki yetin ve yeteneğinle, o olmadan başka bir yerde olamama hissi. 
Bazı insanlar bu durumda bir otoriteye gönüllü teslim olur. O andan sonra kendine yanlış gelen toplumsal normlara itiraz ve kendi normlarını oluşturma çabası kaybolur, imkansız olur.
Akıl devre dışı kalmıştır. 
Otorite bu kitlelerle duyguyla, telkinle, emirle ilişki kurar. Kitlelerin de adeta günlük ibadet gibi otoriteye sadakatini ispat ve imanını güçlendirici ritüelleri olur. 
Kendi olmayı bırakmıştır. 
Sorumluluk duygusu kalmamıştır. Verilen göreve liyakatini, görevdeki yeterliliğini sorgulayamaz. Hatta istifa etmek istese de  istifa edemez. Otoriter liderler bu tür ihtiyaçları, zaafları olan insanlara bayılır. 
Otoriter lider, egosunun, arzusunun, hırsının peşinde onları sürekli duygu tatmini ve kendi yetersizliklerini, liderlerinin her şeyi onlardan iyi bildiği, Tanrısal özelliğinin olduğu palavralarını sürekli tekrar ederek iman tazelemesi yaparlar. Ham hayal satar. Modern tebaaları da onun egosunu okşayarak daha da büyütür. 
Bu toplumlarda, hukuk, bilim, sanat, estetik, akıl, hoşgörü, eleştirel düşünce, iyi yaşam talebi yoktur. 
Sürekli öteki vardır, düşman vardır. 
Kin, nefret, öç vardır. 
Burada becerilemeyen adalet, iyi yaşam hep öte tarafa bırakılır. 
İnsan için çok acıdır. 6 milyar yaşındaki dünyaya göre kelebeğin kanadını kırpmasından daha kısa bir ömür için, bizden önce ölmeyeceğini zanneden nice nemrutların, firavunların, tiranların kemiklerinin bile kalmadığı dünyada, tıpkı bizim gibi, eli, ayağı, beyni, bedeni ruhu olan bir insana insanlığımızı, onurumuzu, irademizi, özgürlüğümüzü teslim etmek. İnanılır gibi değil.

Peki toplumun önünde umut olabilecek bir seçenek var mı? 
“Maalesef yok” cevabı çok yüksek.
Toplum umutsuz. 
Sadece eleştirel yaklaşımla çözüm üretilebilir mi?Peki ne yapacağız? 
Godot'yu mu bekleyeceğiz.
Kurtarıcı bir Mustafa Kemal veya bir MEHDİ mi…?
Bizim bir aklımız ve sorumluluğumuz yok mu?

Nevzat Ergin KUMANDAŞ 
KTÜ Mezunları Dayanışma Vakfı 
Genel Başkanı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER