Saygıdeğer okurlarım;
Biz bu dünya sakinleri olan insanların bir çok tuhaf alışkanlıkları mevcuttur. Bana göre bunlardan en önemlisi; mutlu olmayı her zaman bir şarta bağlama isteğimizdir. Mutlu olmamızı bir şarta bağladığımız zaman da; nedensiz, şartsız-şurtsuz mutlu olmayı beceremiyoruz ne yazık ki…
Aslında mutlu olmak belli şarta bağlı olmadan da gerçekleşen içsel bir durumdur. Şayet mutluluğunuzu herhangi bir şarta bağlarsanız; mutluluğun gerçekleşmesi için o şartın da olması gerekmektedir…
Peki o şart gerçekleşmezse ne olacak? Mutsuz mu olacağız?
Yani; şu marka arabam olursa mutlu olurum… Yeni telefon alırsam mutlu olurum… Yeni evim olursa mutlu olurum… Mutfak robotum olursa mutlu olurum… Sevgilim bana yüzük alırsa mutlu olurum…
Yani bütün bu şartlar gerçekleşmediği zaman mutlu olmayacak mısınız? İşte bence dikkat edeceğimiz en önemli olan husus da budur…
Bu hayat gerçekten büyük bir sevgiyle yaşamaya değer bir hayat… İnsan büyülü bir varlık… Hayatı güzel kılan da bizim eşsiz güzelliğimiz ile çok daha anlamlı hale gelen yaşam formumuzdur…
Bu öyle basite alınacak bir hadise değildir… Düşünün bir defa; ilk defa bu gezegene geliyorsunuz… Nerden geldik; nereye gidiyoruz? Ve bizler kimiz?
Bu gibi soruları sorarken de asıl görevimiz olan mutlu olmamız gerektiğini, sevgi dolu bir yaşam sürmemiz gerektiğini unutmamamız gerekmektedir… Dediğim gibi; bizler bu gezegene gelmiş ve yüce Mevla’nın bizlere bahşetmiş olduğu o eşsiz güzelliği yani bedensel deneyimi yaşamak için buradayız…
İnsan sonsuz bir varlıktır… Bu gezegende sadece bedensel bir deneyim içinde bulunuyoruz… Ne kadar çok mutlu olur, ne kadar çok sevgi ile hayatımızı yaşarsak; o kadar hakikat boyutu da dediğimiz bir üst boyuta ulaşmış oluruz…
Çünkü o üst boyu dediğimiz yere çıkmanın ve vasıl olmanın tek anahtarı koşulsuz, şartsız, sevmek ve insana, doğaya ve diğer canlılara saygının en üst düzeyini göstermektir…
Dedik ya; Yüce Mevla biz insanı en üst düzey titreşim olan ruhsal bir varlık olarak yarattı… Sonra da deneyim (İmtihan) yaşamamız için bizleri bedenleyerek dünya benzeri gezegenlere enkarne etti…
İşte biz insanlar da bu gerçeğin ışığındaki görevimiz; içimizdeki sevgi enerjisini büyüterek; hakikatimiz olan ve içimizdeki ruhsal varlığımızla bağlantıya geçmek suretiyle bu dünyada sadece misafir olduğumuzu hatırlamaktır…
Ve de en önemlisi içsel mutluluğumuzu ve coşkumuzu herhangi bir şarta bağlamadan yaşamayı bilmeliyiz…
Ne yaparsak yapalım; her birimizin döneceği yer yine yüce Mevla’mızın o kucaklayıcı merhameti ve sonsuz sevgisi olacaktır… Ne diyor ayette; ‘Sizler yine bana döndürüleceksiniz’… İşte o yüce Mevla’ya öyle bir dönüş yapalım ki; ne dünya bizden utansın ne de hiç elimizi sürmediğimiz sevgimiz ve merhametimiz…
Sevgi ve esenlikle kalınız değerli okurlarım…
Yorum Yazın